Ana içeriğe geç.

Crack open a great deal — enjoy an extra 10% OFF, including already discounted products, with CODE: EASTER10. İstisnalara Tabidir. Şimdi Satın Alın

E-Spor'da Gerçek Bir Kariyer

Hepimiz şunu en az bir kez düşünmüşüzdür: "Keşke [profesyonel oyuncu, yayıncı vb.] olabilseydim ve her zaman oyun oynayabilseydim.


E-spor sektöründe kariyere sahip olmak için gerçekten ne gerekir?

İlk Counter-Strike profesyonel oyuncularından ve uzun süredir SteelSeries'te çalışan Mike "paradox" Stanowski ile konuştuk. Robert Morris Üniversitesi Counter-Strike takımlarına koçluk yapıyor ve üniversite e-spor geliştirme şirketini kurdu.

Böylesine geniş bir öz geçmişle Mike'ın bulunduğu yere nasıl geldiğini ve bizim için ne gibi tavsiyeleri olduğunu öğrenmek istedik.

"Dünyadaki en iyi Counter-Strike oyuncusu olmak üzere yola çıktım."

Pekala Mike, her şey nasıl başladı?

4 yaşından beri oyunlar için yaşıyorum. Half-Life: Counter-Strike'ı EB Games'in raflarında bulduğumdan beri ve şimdi kalmamış Cyberathlete Profesyonel Ligini öğrendikten sonra dünyadaki en iyi Counter-Strike oyuncusu olmak üzere yola çıktım.

Şimdiye kadar yaptıklarımın hepsi (Profesyonel CS kariyerim, SteelSeries'te 7 yıl, Esports Squared'i kurmam ve RMU'da koçluk) çocukluğumda oyun ve rekabete olan tutkuma dayanmaktadır.

Maaş alan ilk profesyonel oyunculardan biri olmak nasıldı?

Championship Gaming Series hayatımdaki en büyük deneyimlerden biriydi ama sadece eğlenceli olduğundan dolayı değil. Benim için profesyonel olmak "hayalini yaşamak" değildi. Profesyonel olarak oynamak hayatımdaki en büyük zihinsel ve duygusal zorlukları beraberinde getirdi.

Şimdiki aklın olsaydı,genç bir profesyonel oyuncu olarak bir şeyleri farklı yapar mıydın?

Tamamen farklı bir duygusal zeka boyutunda bulunurdum. Çalıştığımdan daha sıkı ve fazla çalışabileceğimi sanmıyorum. Daha iyi oyuncu olmaya takıntılıydım ve her bir eylemimi ve kararımı bu amaçla gerçekleştiriyordum.

En büyük hatam sonuca göre yaşamam ve ölmemdi. Rekabet anlamında korkusuzdum çünkü öyle olmam gerekiyordu. Kendimi gerçekten böyle bir durumda olmadan duygusal ve zihinsel olarakölüm kalım durumuna mümkün olduğunca yakın bir konuma getiriyordum. Kazanmam gerekiyordu ya da ruhsal ve duygusal olarak ölüyordum. Kontrolün tamamen bende olmadığı bir oyunda bunlar oldukça risklidir. Bugün üst düzeyde rekabetçi kalarak başarısızlığı nasıl lehime çevireceğimi ve bunun gibi duygusal çöküşlerden nasıl kaçınacağımı anlıyorum.

"Bugün üst düzeyde rekabetçi kalarak başarısızlığı nasıl lehime çevireceğimi ve bunun gibi duygusal çöküşlerden nasıl kaçınacağımı anlıyorum."

Mevcut ya da gelecekteki profesyonellere ne gibi tavsiyeler verirsin?

Potansiyelinize ulaşmak için her gün çalışın. Başarısızlık olasılığını kabullenin ve bunu geri bildirim ve tecrübe olarak görün. Hayatınızdaki aşamalar zorlayıcı ve duygusal olarak yorucu olacaktır amaşartlar ne olursa olsun bu durumlardan daha güçlü ve daha iyi bir şekildeçıkmak için çabalayın. Algınızın ve düşünce yapınızın sizin kontrolünüzde olduğunun farkına varın. Karar verin, uygulayın, plan yapın ve eyleme geçin.

Her şeyi nasıl dengeliyorsun ve normal bir programın nasıl?

Haftada 168 saat var, 48 saat uyuyorum diyelim geriye 120 kalıyor. Bunun tamamı "verimli" olmayacaktır ama her hafta 100 saatin üstünde verimli olmayı hedefliyorum ve bunu hedeflerime ve misyonuma göre bölüyorum.

Sabah rutini: Kahve, okuma, hafif egzersiz ya da yoga Hafta İçi: SteelSeries ve sonrasında RMU antrenmanı. Spor salonu, daha çok iş, okuma ve CSGO teknik antrenmanı Hafta Sonu: Çok fazla okuma, çalışma ve iş gündemimi/eylemlerimi gerçekleştirme, aile ve arkadaşlarla vakit geçirme

Oyunlarda rekabetçi olmayan bir kariyer isteyenlere ne önerirsin?

Rekabetçi kelimesinin önüne "olmayan" getirilebildiğini bilmiyordum... Her şey rekabetçidir! Profesyonel oyunculuk dışında yayıncılık, yürütme, koçluk, yönetim, gazetecilik ve çok daha fazla fırsat bulunuyor.

Geliştiğinizi görmek eğlenceli ve tatmin edici. Görünürde rekabetçi bir ortamda bulunmasanız da, kendinizle rekabet etmeyolu bulun. Daha fazla, daha hızlı ve daha verimli yapmaya çalışın. Hedefiniz ne olursa olsun yapabildiğinizin en iyisini yapın.

"...yayıncılık, yürütme, koçluk, yönetim, gazetecilik ve çok daha fazla fırsat bulunuyor."

"paradox" adını nasıl seçtin?

Lise İngilizce dersinde "paradox" kelimesini öğrendim ve anlamı,düşünceme, algıma ve bir dereceye kadar kişiliğime etki etme şekli hoşumagitti. Beni çok iyi tanımlıyordu çünkü oldukça içe kapanıktım ama Counter-Strike aracılığıyla ifade edebildiğim rekabetçilik aleviyle hayat kazanıyordum.

Koçluk konusunda en çok ne hoşuna gidiyor ve en büyük zorluğu nedir?

Hayat misyonum potansiyelime ulaşmak ve bunu yaparken mümkün olduğunca çokinsanın da kendi potansiyellerine ulaşmasına yardımcı olmak. Oyuncularımın büyük gelişmesini görme, potansiyellerine ulaşmalarına yardımcı olma, hedeflerine ulaştıklarında mutluluklarını görme ve sıradaki hedeflerini belirleme fırsatından daha iyi bir şey yok.

Zorluklar konusunda, oyuncuların edindiği korkunç alışkanlıkları uygun antrenmanlarla bozmak. Bu durum neredeyse tek başına Counter-Strike'taki Kuzey Amerika takımlarıyla Avrupa takımları arasındaki performans farkından sorumludur ve bunu tersine döndürmeyi ve iyi alışkanlıklar ve doğru düşünce süreçleri öğretmeyi kendime misyon edindim (bunu okuyan oyuncularım için subliminal mesaj: karşılıklı öldürme).

SteelSeries gibi şirketler sektörü nasıl etkiliyor?

SteelSeries ve e-sporlar tamamen simbiyotik bir ilişkiye sahip; ikisi de birbirini destekliyor. Birçok şirket e-spor patlamasından gelir elde etmek istiyor (ki harika bir şey) ama SteelSeries yalnızca parayla değil 2001'e kadar uzanan alın teriyle e-sporu günümüzdeki haline kadar büyümesine gerçekten yardımcı oldu. SteelSeries profesyonel oyuncular için ürünler geliştirmenin yanı sıra en başından beri takımları ve etkinlikleri destekledi. E-spora SteelSeries'ten daha samimi bir şekilde bağlı başka bir şirket yok.

Chicago Cubs Dünya Kupasını kazandığında Bill Murray ile birlikte miydin?

Evet! Nazikçe fotoğraf istedim ve çektirdi. Telefonumun kamerasını kullanmayı bilmediğinden dedemi de trolledi.