Biraz tereddüt ederek kablosuz ve kulaklığa ve fareye geçtim ve kablosuzlarla ilgili düşüncem tamamen değişti.
Her zaman daha iyisi vardır
Hiç kötü bir ilişkiniz oldu mu? Üzüntülerle ve sıkıntılarla "ne yapayım bu işler böyle" diyerek başa çıktığınız bir ilişki? Her zaman daha iyisi vardır, o yüzden neden canınızı sıkasınız? Sahip olduğunuz şeyler yeterlidir. Çoğu zaman da böyledir.
Yıllardır kullandığım kablolu kulaklığım hakkında da böyle düşünüyordum. Cidden seviyordum. Rahat ve güvenilirdi ve oyunlarda, Vent/TeamSpeak/Skype/Discord üzerinde arkadaşlarımla takılırken, Netflix maratonlarında, YouTube'ün garip köşelerinde kullanıyordum.
Ama aklımın bir köşesinde kablosuza geçmenin beni mutlu yapıp yapmayacağını merak ediyordum.
Kablosuza özenmek
SteelSeries'te dahil kablosuz kulaklıklar (şimdi de kablosuz fare) yaygınlaştıkça, kendime"ya...?" sorularını sormaya başladım. İş arkadaşlarımın kablolara takılmadan sandalyelerinde döndüklerini ya datelefonda konuşurken ayağa kalkıp gezindiklerini görürdüm. Yayıncı bir arkadaşım kameradan uzaklaşırdı ama arkadaşlarıyla Discord'da sohbet etmeye devam ederdi.
Ben ise masama bağlı bir şekilde, "hemen döneceğim" veya"döndüm" sözleriyle sessize alıp kulaklığımı masada bırakmaya devam ediyordum. Sürekli ve bilinçsiz olarak kabloyu klavyenin altına kıstırmaya ve içeceğimi neredeyse düşürecekken ufak çaplı bir kalp krizi geçirmeye devam ediyordum. Bir şeyi uzanırken kulaklığın kulağımdan fırlamasına değinmiyorum bile. Sandalyeme dolanan kabloyu açmaya çalışırken yaşadığım sinir krizlerine hiç girmeyelim.
Kablosuz kullananlar bunlarla uğraşmak zorunda değildir ama parazit ya da pil ömrü gibi başka şeylerle uğraşmak zorundadır. Her zaman daha iyisi vardır, değil mi?
Son damla
Discord üzerinden haftalık olarak yaptığımız 3 saat süren D&D seanslarında garip bir şey yaptığımı fark ettim. Küçük bir mesaneye sahibim ve her lavaboya gitmek zorunda olduğumda zindan ustasının söylediklerini kaçırmak ya da grubu rahatsız etmek istemiyordum.
Bu yüzden kulaklığım lavaboya kadar uzanabilsin diye birkaç kulaklık uzatma kablosunu birbirine bağlamıştım. Tabii, pek uzandığı söylenemez. Lavaboya gitmem gerektiğinde çılgın uzatma kablolarımı yettikleri yere, banyonun hemen dışına kadar getirirdim. Sesi sonuna kadar açarsam işimi görürken buradan zindan ustasının konuşmasını bir bakıma duyabiliyordum.
Oda arkadaşım bir akşam eve gelene kadar bu durumun ne kadar anlamsız olduğunu fark etmemiştim ve nasıl açıklayacağımı bilemedim. İşte tam bu sıralarda kablosuzu denemeye karar verdim.
Bu geçişi gerçekten yapacağımı pek düşünmüyordum. Eski kafalıyım ve bu numarayı öğrenmek istemiyordum. Hatta kablosuz oynamayı denediğim ilk akşam güvenilir kablolu ekipmanlarımı da yanı başımda tuttum.
Kablosuz kulaklık deneyimi
Arctis 7'yi kullanırken fark ettiğim ilk şey yasaklarla kısıtlanmış hissetmemdi. Kollarımı kablolara takılmadan özgürce hareket ettirebiliyordum ve kambur oturarak sıkışıp kalmış hissetmek yerine geri yaslanıp gerinebiliyordum. Discord'da sohbet etmeye devam ederken, kalkıp suyumu doldurabiliyor,lavaboya gidebiliyor (sessize alıp tabii ki), makineye çamaşır atabiliyor, abur cubur alabiliyor, kombiyi ayarlayabiliyordum... Bunları yapmak için genelde AFK kalırsınız ya da hiçbirini yapmazsınız.
Arkadaşlarımı mutlu edecek şekilde artık Dota'da oyun bulduğunda kabul etmeyi kaçırmıyordum.
Kablosuz fare deneyimi
Kabloludan kablosuz fareye geçmeyi en iyi şekilde konsolların kablolu kollardan kablosuz kolları geçmesiyle karşılaştırarak tarif edebilirim. Çoğumuz kollarımızda ve farelerimizde kabloların olmasına alışık olarak büyüdük. Bizi hiç rahatsız etmedi ve olmaması garip bile geldi. İlk kez PS3 aldığımda kendimi sık sık orada bile olmayan kabloya takılmamak için uğraşırken bulurdum. Ama artık kolum şarj olduktan sonra çıkarıp rahat rahat oynamak için sabırsızlanıyorum.
Kablosuz fare deneyimi aynı şekilde hissettiriyor (ve şanslıyız ki Rival 650 10 saatten fazla oynama için yalnızca 15 dakika şarj istiyor, bu yüzden yalnızca 15 dakika kadar bu işkenceye katlanıyoruz). Sahip olmadığınızdan haberinizin bile olmadığı tanımlaması güç bir özgürlük.
Peki ya eksi yönleri?
Kafaya taktığım parazit ve pil ömrü konusu? Şimdiye kadar bir sorun çıkarmadılar. Kulaklık sinyali dairemin her köşesine ulaşıyor. Pile gelince, bir şeyleri şarj olması için prize takma konusunda pek iyi değilim ama çoğu kablosuz ürün bir süre aktif olmadıktan sonra kendini kapatmaya ayarlanabiliyor. Faremin ya da kulaklığımın şarjı ne zaman azalsa (belki birkaç günde bir), kablolarını takıyorum ve bir süre kablolu takılıyorum. Gerçek bir şikayetim yok.
Daha iyisi hakikaten de varmış.
Bir şeyin nasıl hissettirdiğine o kadar alışıyoruz ki daha iyi hale gelebileceğini düşünmüyoruz bile. Mükemmel olmayan bir şeye alışıyoruz ve daha iyi olabileceğini göz ardı ediyoruz.
Kablosuza geçtim ve kesinlikle geri dönmüyorum.
Editör notu: Since writing this, I've started using the Arctis 9 Wireless for the added Bluetooth connectivity, as well as the ultra lightweight Aerox 3 Wireless mouse.